Bu başlık ve alt başlıkla bu yazının nereye gideceğini merak ettiğinize eminim. Ufak bir kısım belki başlığın ne ifade ettiğini biliyordur, bunu açıklayacağım. Ancak muhtemelen bu azınlık da alt başlıkla başlık arasında bir uyumsuzluk sezmiştir. Aslında hibrit ve deneysel bir şeyler yazıyorum ve emin olun ki yine Türkiye Cumhuriyeti'ndeki eleştireye değecek bir şeylere dokunacak bu yazının ucu.
Aklınızdaki bir diğer soru da muhtemelen burayı unutup unutmadığım. En son uzunca bir aradan sonra yazdığım yazının üzerinden yine tam iki (rakamla 2) sene geçmiş. Burayı aslında unutmadım, fakat tutuklanmalar arttı. Götüm yazmaya çok da yemiyor. Ben de bu süre içerisinde kendimi verdiğim korku ve gerilim edebiyatına attım ve bu yılın başlarında (aq 2020sinin yegane güzel şeyi) Gizlenen Vahşet isimli kitabım çıktı. Her ne kadar Konyalı bir yayınevim olsa da oldukça medeni insanlar da kitabımdaki ufak eleştirel dokunuşlar, küfürler ve cinsel içerikli kısımlar olduğu gibi yayımlandı. (Burada iki önemli notum var, bu sahneler eşek ya da bir başka dört ayaklı hayvan içermiyordu (Konyalı oldukları ve izin verdikleri için bunu belirttim:)) ve de hala beni içeri atmadılar.
Muhtemelen uzunca bir süre daha yazmayacağım ancak yazmaya başladığımda da mutlaka görsel ya da işitsel ögeler kullanırım. Blogun güzel yanı, işitsel ögeleri anında verebilmek. Mesela hemen alta koyduğum şarkıya tıklayın, arkada dönsün. Zira başlık ve yazının gideceği yer ile uyumu adeta kelebeklerin ilkbaharda dans ederek uçuşmasına benzeyecek. Bunu garanti ederim.
Son model aracının içinde AKP propagandası yapan 20li yaşlarındaki türbanlı sevimsiz kız videosu desem gözünüzün önüne muhtemelen bir video gelir. Video içerisinde kendileri gibi olmayanları, unutmaya çalıştıkları geçmişleriyle karalamaya çalışan ve tek gayeleri başkalarının paralarını hortumlamak olan bu primatlar son dönemde kudurmuş durumdalar.
Araya biz bakınız giriyorum çünkü bakınız, kör olmayınız. Şu twitter hesabı belki dünyanın keşfi değil ancak bilmeyenler muhakkak vardır, ne demek istediğimi anlayacaksınızdır. Zira teşbihte geri vitese takmış olabilirim, bu benim suçum. İki senedir burayı yetim bırakan da benim...
https://twitter.com/AkpCocuklari
Bakınız kesitiyle kesildikten sonra konuya dönüyorum. Aslında bir örneğin kısmı gelsin hadi... Twitter'da son günlerde bir linç propagandası var mesela. Türbanlı bir kadın çıkmış, 15 Temmuz'da biz hıncımızı alamadık, evde silahlarımız var, komşulardan da var fetöcü biliyoruz, bir daha deneseler de hıncımızı alsak gibi bir şey söyledi. Bunu diyen yaşlı başlı bir teyze. Bir de yanında daha genç bir Grand Cherokeeci abla var. O da başta sakinleştirecek gibi yapıp bir anda tüy dikiyor; "iki ayaklarını değil dört ayaklarını denk alsınlar."
Bu kanala RTÜK bir bok yapmıyor, bu açıklamaları yapanlar ceza almıyor. Ölüm tehdidi savuran kadına hiçbir şey olmuyor. Bir de ortaya şu çıkıyor; ölüm tehdidi savuran kadın -ki hiç şaşırmayacaksınız muhtemelen- eski tweetlerini silmeye başlıyor. Çünkü eski tweetleri aslında ifşa oluyor. Çünkü eski tweetlerinde aslında siktiğimin hocaefendisine düzülen methiyeler var.
Burası Yeni Türkiye... Ahlaklı olanın değil, ahlak satanın malı götürdüğü, herkesin kolaylıkla kandırıldığı ve yandaşın bir güzel yediği Türkiye.
Peki diyeceksin ki ne alaka bu intro ile, bu şarkı ile bu kapanış?
Haklısınız, hemen sadede geleyim.
Rock müzik doğasında protest bir ruh vardır. Yavuz Çetin de 2001 yılında çıkarttığı bu albümde (yıl da ne kadar ironik değil mi? Ülkenin son güzel yılı) bu şarkıda genellikle geçim sıkıntısını mizahi bir dille aktarır. Fakat benim favori göndermem şu satırlar;
"Platin saçlı karıların altında Grand Cherokee,
Etiler ve boğaz hattı civarında gezer tozarlar."
Bu şarkı bugün yazılsaydı nasıl olurdu? Ben size söyleyeyim.
"Türbanlı karıların altında Grand Cherokee,
Başahşehir Dördüncü Etapta gezer tozarlar."
Ve tabii ki malı götürürler.