12 Eylül 2013 Perşembe

Müziğin Yaşantımızdaki Muhteşem Yönleri

Müzik birçok insan gibi benim de hayatımın vazgeçilmezidir. Öyle ki günde en az 4 saatimi kulaklığımla birliktelik yaşayarak geçiriyorum. Peki bu zıkkım şey nasıl bir insanı bu kadar bağımlı yapıyor, neden yani diye düşünmeye başladım. Ve fazlasıyla kısa bir süre sonra kendimi eski sevgilimi düşünürken buldum.

Burdan da anlayacağımız gibi müziğin çok fazla duygusal ögesi var. İnsanları ağlatan, bileklerini kestiren, tecavüz ettiren müzikler var. Şaka şaka tecavüz ettirmiyor. Yalan orası. Sevgililerin yüksek çoğunluğunun birbirlerine ithaf ettiği şarkılar bile hayatımızda bu kadar büyük rol oynuyorken 'neden müzik aga ?' diye sormak sanırım haksızlık oluyor.


Eski sevgili konusu açılmışken bir de olası kavgalardan ya da ayrılıklardan sonra sadece isimleriyle bile eski kız arkadaşa gönderme yapabiliyorsunuz müziklerle. Çok saçma hareket evet ancak yapmayan da çok az. Örnek verecek olursak 'Ah Ulan Ah Ben de Seni Sevdi Sanmıştım Hayırsız Hatun' isminde bir şarkı paylaşıp karşı tarafın bütün dünyasını başını yıkabilirsiniz. Fakat karşıdan gelecek kontraya hazırlıklı olmak lazım. 'Bak Kardeşim, Fazlasıyla Uyuzlaştın Son Zamanlarda, Kalbini Kırdırma Bana' isminde bir şarkıyla karşı karşıya kaldığımız zaman diyecek sözümüz kalmaz kesinlikle.

Bir de hastalığı olanlar var. Son ses olarak belli bir doz almadan rahat edemeyen insanlar. Muhtemelen ben de kendimi bu gruba dahil edeceğim çünkü müzik bağımlısıyım. İlla bir şekilde dinliyorum. Dinlemediğim zaman kendimi ciddi derecede rahatsız hissediyorum. Ve inancım o yönde ki aşaması ilerlememiş olsa da insanların yüksek bir yüzdesinde bu hastalık var. Neyse kanser olacağımıza... (Aslında bir şekilde kanser-konser ilişkisi kurup yıkacaktım sizi fakat yaratıcılığım müsaade etmedi.)

Ayrıca müzikler bizi mutlu ediyorlar. Yani kim çocukluğunda duyduğu ve sevdiği bir şarkıyı yıllar sonra tekrar dinlediğinde sevinmez ki. Ya da en sevdiği şarkı radyoda çalmaya başladığında ? Yazlıkta hit pop müziklerinin arasında az Highway To Hell, Black Ice çalmadı. Hepsinde yüksek sesle eşlik edip madırfakır sesimle kendimi rezil ettim lakin mutlu oldum.

Ayrıca enstrüman çalmak gibi muhteşem bir olay var ki müziği kendimiz icra edebiliyoruz. Fakat buradan birtakım çevrelere sert yapacağım. Evet, gitar alıp Akdeniz Akşamları ile kız kaldırmaya çalışan gençler, sözüm size. Yapmayın.

Yazımın sonuna gelmişken müzik ile ilgili bir anımı anlatıp bitireyim. Ortaokulda ibne bir müzik hocamız vardı. Kaset falan çıkarmıştı eleman, okulda kral gibi dolanıyordu işte. Seveni de pek yoktu. Bize de melodika çaldırıyordu. Benim de müzik enstrümanları açısından şansım hiç yaver gitmemiştir. Yetenek yok çünkü. Belki bateri çalabileceğime inanıyorum fakat denemedim. Neyse konu bu değil. Bu herif 'sende yetenek var güzel çalıyorsun' falan diyip beni gaza getirdi ve koroya aldı. Bütün okul önünde çalacaktık. Ben de düzgün çalışmamıştım zaten, yetersizdim. Üflemeden oynatırım parmaklarımı dedim. Çıktık en son sahneye, sahne dediğim de merdivenden çıkıyorsun okula giriş kısmı. Geniştir baya. 30 öğrenci falanız. Başladık ben üflemiyorum, sonra ne olduysa yandaki arkadaş koluma vuruyor niye üflemiyon göt der gibi. Ben de gaza gelip üfleyip random notalara basmaya başladım. Meğersem çok sağlam solo atmışım, herkes deli oluyor alkışlıyorlar falan. Sonra müzik hocası yeni kasedime solo yazar mısın falan dedi ancak ben adamı sevmediğim için reddettim. Bir ay sonra İstiklâl Marşı'nı çalarken melodikamı kırdım. Bu da böyle bir anımdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder